bugün
yenile
    1. 18
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Edwin Hubble 1929 yılında yaptığı gözlemlerle evrenin aslında genişlediğini ispat etmiştir. Kur'an-ı Kerim ise bundan yaklaşık 1300 yıl önce Zariyat suresi 47. ayette bu bilgiyi temel olarak söylemiştir. "Biz, semayı bir kuvvetle bina ettik. Biz onu genişletmekteyiz." Konu bitmiştir. Dağılabilirsiniz. ... Şaka lan şaka gel buraya bir sürü şey var anlatılacak. Böyle spekülatif bir ayeti iki cümleyle kestirip atacak değilim. Yukarıdaki bilgilendirmeyi entryi hiç okumadığı halde oylayacak olan hatta belki birazdan cevaplarını kısmen vereceğim şeyler üzerinden eleştiriler yapacak okumayan ama bilen tayfa için yazdım. Onlar takılsınlar öyle kafalarına göre. Konumuzun bir ucu bu mucize iddiası olduğu gibi daha çok kuran üzerine sohbet edicem ben kendi kendime. Şimdi bu entryde kuran'da evrenin genişletildiği yazıyor mu yazmıyor mu gibi kısır bir münakaşadan ziyade farklı açılardan bakmaya ve genel itirazlara başka açılardan göz atmaya çalışacağız. Onun dışında başka konulara da değineceğiz. Ancak ben bu entryi müslümanlara yazmıyorum yine de bilesiniz. Önce Allah'ın rızası için yani kendim için sonra da hiç okumayacaklarını ve yine de ezbere konuşacaklarını bildiğim halde müslüman doğup dinden çıkmış arkadaşlar için yazıyorum. Burada dursun belki birilerinin önüne düşer işe yarar. Baştan söyleyeyim kaynaklı bilgiler vereceğim, bazı detaylarda başka entrylere bkz verebilirim. Dilerseniz onlara da bakarsınız. Yavaş yavaş konuya gelirsek öncelikle bir meramımdan bahsetmek istiyorum. Ben bu Kurandaki mucizelerle başından beridir hiç ilgilenmedim aslında biliyor musunuz? Kuran'ın mucizevi detaylarını kendim zaten keşfetmiştim az çok ama kuranda ne gibi bilimsel detaylar var o kadar da merak etmedim açıkçası. Çünkü bilim dediğimiz dal zaten her gün değişen spesifik bir dal. Bu nedenle inancımı öncelikle bilime yaslamamıştım aslında. Ben kuranın kendi içerisindeki bütünlüğüne ve tutarlılığına insanı en iyi tanıyan birisi tarafından yapılmış muazzam tespitlere vurulmuştum esasen. Buna dair küçücük bir kaç ipucunu da şu entryde yazmıştım merak edenler bakabilirler => (#1158265) Ha bir de şu var. Ben her seferinde söylerim. Hayatın anlamını falan çözdüğümü iddia edemem hiç bir zaman. Ama insana yakışan bu iş için yola girmek olduğuna inanırım her zaman. Bu sebeple de bir süredir inanç alanında çeşitli okumalar yaptığım gibi ateisti, deisti, panteisti, genel olarak non-teistlerle sürekli diyalog halindeyimdir. Genel olarak tartışma ve fikir alış verişi odaklı olduğu gibi bazen konuşmalar tebliğ boyutuna da çıkıyor elbette. İnsanlara Kur'anın inceliklerini anlattığım, anlatmaya çalıştığım çok oluyor. İşte bu noktada Kur'andaki bilimsel izahları yer yer kullansam bile bu zariyat 47 ayetini ömrü billah kullanmamışımdır. Üzerinde bu kadar spekülasyon dönen bir ayeti anlatmaya çalışıp karşımdakinin ilgisini kırmaktan hep kaçınmak zorunda kaldım. Bu konuyu bildiğim halde ilk defa anlatıyorum yani. Çünkü ülkemizin müslümanı kuran hakkında çok kısıtlı bilgiye sahipken ateisti de onun en fazla bir tık üstü bilgiye sahip. Tamamen hap bilgiler, yüzeysel izahlarla zariyat 47'yi insanlar kafalarından çoktan silmişler bile. Bunun nedenine gelelim biraz da. Mesela diyanet işleri çevirisi şu şekildedir: Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter. Bunun yanında Elmalılı Hamdi Yazır'ın çevirisinin sadeleşmiş hali de şu : Biz göğü kudretimizle bina ettik. Hiç şüphesiz biz, çok genişlik ve kudret sahibiyiz. Olabilecek en absürt çeviriler böyledir, bunun dışındaki tüm güncel çeviriler de en başta verdiğim şekilde çevrilmiştir. Şimdi yurdumun non-teisti şu verdiğim 2 çeviriyi göz önüne alarak bir kaç ateist internet sayfasının gazıyla beylik lafları yapmaya hemen başlıyor maalesef. "1) ee işte diyanet böyle çevirmemiş ayette genişletme manası bile vermek aşırı zorlamadır. 2) Müslümanlar evrenin genişlediği bilinmeden önce ayetleri böyle çevirmiyorlardı bilim bunu bulunca böyle demeye başladılar. 3) En komiği olarak da ayette evren demiyor ki gök/sema diyor, eleştirisi var. 4) Haa bir de en meşhuru şu ki madem yazıyordu müslümanlar bulsaydı bunu o zaman. :))" Yemin ediyorum hiç sekmiyor şu 3 madde. Bildiğin ezbere söylem. Şimdi bunlara tek tek cevap vermeye çalışacağım. Ama tekrar hatırlatmak gerekir ki kuranda bu bilginin yazıp yazmıyor olması benim için zerre önemli değildir. Kuran benim için inanılmaz derecede ikna edici argümanlarla dolu zaten. Aynı şekilde inkar ettiren argümanların da neler olduğunu biliyorum. O argümanların inkar için yetmediğinin farkındayım sadece. En komik iddia ayette evren uzay gibi bilgilerin geçmediği gök kelimesinin geçtiğinden bahsediliyor olması itirazı. Bak yemin ediyorum şunu açıklıyor olmaktan hicap duyuyorum esasen ama devam edeyim. Öncelikle bu kuranda geçen gök kavramıyla alakalı şu kısa entryi yazmışım zamanında bunu ek bilgi olarak okuyabilirsiniz. => (#1107767) Bak kuranda gök yazıyor kuranı yazan evreni/uzayı falan bilmiyor diyen adamlar çok eminim galaksinin türkçe tercümesini dahi bilmiyorlar ha. "Galaksi: Gök ada :))" Kur'an sadece gök kelimesini kullansa belki haklı olabilirdiniz ama Kuran ısrarla gök kelimesinin yanında bir de gökler diye çoğul halini de kullanıyor. Ve sürekli gök kelimesine farklı özellikler yüklüyor. Bazen gök diyor bugün bildiğimiz atmosferi tanımlıyor. Bazen gökler diyor başka bir şey anlatıyor bazen göklerde bulunan "tarık" diye hiç bilinmeyen bir şeyden bahsedip onun delen bir yıldız olduğundan bahsediyor falan. Ayrıca 7. yüzyılda uzay, evren, atmosfer, galaksi gibi kavramlar daha bulunmadığı için lügatlarda da bulunmadığı için yukarıya bakıldığında perspektife giren her şey "gök"tür güzel kardeşim. Bunu sen de biliyorsun. Seni 1400 sene öncesine ışınlasak uzay kelimesiyle hiç bir bok anlatamayacaksın ve en sonunda uzayı anlatabilmek adına gökler kelimesini eşek gibi kullanacaksın. Gereksiz ve bilgisizce yokuşa sürme lütfen. Neyse bu konu önemli değil. Asıl konu "genişleticiyiz/genişletmekteyiz anlamının 1929'da bilimsel olarak ispatlandıktan sonra kullanılıyor" iddiası. Aslına bakarsanız zamanında bundan bende işkillenmiştim. Gerçekten de ayeti eğip büken insanlarca bunun çıkarıldığı izlenimine kapıldım hatta ilgili kelimenin çok zorlama bilmem kaçıncı anlamının bu olduğunu zannediyordum. Gel gör ki işin aslı öyle değil sevgili sorgulayan(!) kardeşim. Türkiye'de kuran'ın tarihselci yorumunun önde gelen isimlerinden Mustafa Öztürk'ün şu videoda bu ayete ciddi bir itirazı vardır ve tarihselcilerin söylemleri "her seferinde" türkiye ateisti ile ortak noktada buluşurlar. Tarihselcilik hakkında ilgili yazımda şudur => (#1160055) Mustafa Öztürk de non-teistlerle aşağı yukarı aynı eleştirileri yapar ama ilginç olan şudur ki Mustafa Öztürk tarihselcidir ve her zaman eski müfessirlerin yorumunun en doğru yorumlar olduğunu öne sürer. Videoda da zaten Allah ilk muhattapların anlamayacağı 20. yy'da anlaşılacak şeyler söylemiş olabilir mi ilk muhattap anlayamaz saçmalamayın der. Şimdi eğer biraz farklı kaynaklardan araştırırsanız ayette geçen "musiun" kelimesinin 1. anlamı genişleten/geniş kılan anlamıdır aslında ama ben yine arapça gramer olaylarına falan hiç girmeyeceğim. Şimdi vereceğim kaynaklar oradan buradan kopyalama değildir. Bizzat tefsirlerin kaynakçalı basım halinin pdf formatı bende mevcuttur oradan alıyorum. İsteyene fotoğraf atabilir ya da direkt pdf'yi gönderebilirim. Önce tefsir hakkında kısa bir bilgilendirme yapayım. Tefsir bir yorumdur evet. Bazen hadislerden ya da kendi algılarınca ayetleri yorumlayan tefsirler mevcuttur. Ancak ben eski tefsirlerin yorum kısmına değil ayete verdikleri manaya değineceğim. O da birebir tercümedir yani. Ayrıca eskiler ne demişler acaba diye ara ara tefsirleri karıştırırım ama onların da birer yorum olduğunun bilincinde olmak önemli. Tefsirleri de bu bakışla okumak lazım. Şöyle örnek vereyim mesela taberi tefsirinde insan suresi 1. ayet için insanın üzerinden çok uzun zaman geçtiği mealen bildirilir. Bu tercümedir ve 1400 yıldır neredeyse hiç değişmemiştir. Ancak taberi bu tercümenin altına şu yorumu yapar: Burada geçen süre için 2 görüş vardır birincisi Hz. Adem yaratılana kadar üzerinden 40 yıl geçti der ikincisi ise üzerinden geçen sürenin sınırları belirlenemeyecek kadar uzundur der. Ben 2. yi daha uygun buluyorum diye de ekler. İşte değişken olan kısım bu yorum kısmıdır ki aynı ayet üzerinden ben bugün üzerinden geçen süreyi evrimle bağdaştırıp milyon yıllar olarak "yorumluyorum" => (#1234521) ama ayetin tercümesi sabittir. Türkiye'de çok meşhur olan bir tefsir Taberi tefsiridir ve en eski tefsirlerdendir kendisi. Taberi hakkında talkan ve curcan katliamları başlığında yazdığım uzun yazıda kısa değindiğim noktalar vardı. Talkan olayları için başlıktan benim yazımı bulabilirsiniz. Ancak Taberi kendini islam ilimlerine vermiş, iyi niyetli bir psikopattır. 39 ciltlik islam tarihi eserleri vardır ve 2200 sayfalık da kuran tefsiri vardır. "Biz, semayı bir kuvvetle bina ettik. Biz onu genişletmekteyiz." (Taberi tefsiri.) Bu tefsirin tarihine lütfen dikkat: hicri 310 Aynı zamanda taberi bu ayetin altına "yorum" olarak şu notu düşmüş: "Biz göğü, güç ve kuvvetimizle yükselttik. Şüphesiz ki bizler o göğü genişletenleriz." - Sevgili tarihselci arkadaşlar ve türkiye dinsizleri görüldüğü gibi sadece bilimin keşfinden sonra modernist yorum değildir. İslamın en eski ve en saygın tefsirlerinde de açıkça bu tercüme ve hatta yorum mevcuttur. Mustafa Öztürk gibi tarihsel tefsirleri kullanan adamın dediğinin aksine bu ayeti tarihte bu şekilde anlayan ve anlamlandıran insanlar azımsanmayacak kadar çoktur. Bir diğer eski müfessire bakalım şimdi de. Kurtubi'nin Mukaddimesi. Ve Biz göğü kudret ve kuvvetle bina ettik ve muhakkak Biz genişleticileriz (Kurtubi tefsiri) Kurtubi de Hicri 671 yılında ayeti genişleyen evren modelini tatbik eden anlamı vermiştir. Ayete öyle Mustafa Öztürk'ün ya da Diyanetin verdiği anlam olan her şeye gücü yeten anlamını veren söylendiği gibi çok değildir. Ayetteki anlam genişleten anlamı eski yeni olarak kesindir. Ama Kurtubi ayetin yorum kısmında enteresan bir yorum ekler mesela: Doğal olarak sema'yı biz kurduk cümlesinin ardından genişleten anlamının gelmesi kafaları karıştırır çünkü o dönemin algısına göre evren durağan olarak algılanıyordu. Kuran tercümesinde bu çarpıklık rahatsız etmiş olacak ki aynı kelimenin kullanıldığı başka bir ayetten referans alarak şunları söyler. Musuin kelimesi bakara/236'da da geçer. Ancak orada fakirlik ve zenginlik örneklemeleri verilirken "eli geniş" anlamında kullanılır. İşte kurtubi bu ayeti referans alarak zariyat/47'de de aynı manayı "düşünür" ve semayı da biz kurduk ve biz geniş rızık sahibiyiz gibi bir anlamın olduğunu da söyler. Yani genişleticiyiz ayetine geniş rızık sahibiyiz yorumunu ekler. Halbuki bakara'da geçen konuda bir deyim olduğu çok ama çok açıktır. Orada konu gereği eli geniş ifadesi deyimdir. Yani kuranda kuşların kanatlarından bahsettiği gibi mecazen musa'nın kanatlarından da bahseder(Kasas/32 Taha/22) Burada Musa'nın gerçekten kanatlarının olduğunu anlamak gibi saçma bir çıkarım olur bu. Kuranda ve hemen hemen her dilde bu gibi metaforlar vardır ve bu noktada bakılacak olan ayetin bağlamıdır. Ayet göğün inşasından bahsettikten sonra ne rızıkı? Kurtubi'nin yanıldığı nokta dönemin bilim paradigmasından kurtulamamış olmasıydı. Ayetin bağlamına baktığın zaman doğrudan sema'nın inşaasında bahsediliyor. Semayı biz kurtuk ve geniş rızık verdik demek asıl zorlama olan manadır. Zaten her şeye gücümüz yeter manası ayetle hiç alakası olmayan tamamen gelişine yapılan bir çeviridir. Ama geniş rızık ya da geniş kudret ya da genişlik sahibiyiz manaları kelimeyi doğru anlayıp bağlamından kopartarak ayetin 1. anlamı yerine yan anlamlarına sapmak demektir. Bağlamıyla hiç alakası olmayan şeyler söyleyip topu taca atmak demektir. Hatta ben yazı uzamasın diye önünü arkasını falan da yazmadım ayetlerin aslında 6-7 ayetlik pasaj olarak okuduğumuz zaman evrene dair kritik anektodlar veren ve adeta gökleri ve yeri nasıl yarattığını anlatan ayetlerdir. O 5-6 ayet evrenin sırlarına dair ipuçları verir bize. Ve yine hicri 774 yılına ait ibn Kesir tefsirinde de geçen ifade şudur: «Ve muhakkak ki Biz genişleticiyiz.» Burada da son derece açık ayeti dönem bilgileriyle yorumluyor ibni kesir ve aslında yine uçuk kaçık manalar yorumlamak yerine genişleyen evren modeline uygun yorumladığını görüyoruz. Aslında olay çok net. Ayette semanın kurulmasından bahsediliyor ve ardından geniş kılan anlamında bir kelime getiriliyor. Buna olması gerektiği gibi son derece doğru manayı veren en eski müfessirler olduğu gibi dönemin bilim paradigmasınca geniş rızık sahibiyiz ya da genişlik sahibiyiz ya da geniş kudret sahibiyiz şeklinde anlamlar verilebiliyor/yorumlanabiliyor. Ama aslında ayetin bağlamından bu genişlik/genişletme anlamının verileceği tek yer direkt gök/semadır. Ne "rezzak" ne de "malik" kelimeleri ayette bulunmaz. Bunlar yetersiz bilimden kaynaklanan şaşkınlıktan ötesi değildir. Eski müfessirlere bok atmıyorum. Ayeti doğru anlasalar bile bildiklerine ters ifadeler kullanmaktan kaçınmaları çok normal. Neyse şimdi başka bir detaya girmek istiyorum. Big bang nasıl temellendirildi biliyor musunuz? Aslında evrenin durağan olmadığı ve big bang benzeri ifadelerin mümkün olduğu 1929 yılından önce de düşünülüyordu. Albert Einstein'ın denklemleri açıkça bunu işaret ediyordu ama adını koyamıyorlardı bir türlü. Hatta Einstein bu denklemleri oldurabilmek için "kozmik itme" adında bir çekimi kıçından bile uydurduğu olmuştur. Bir türlü oturtulmuyordu big bang. Ancak 1929 yılında hubbel Doppler etkisini kullanarak evrenin genişlediğini "gözlemledi" ve genişleme hareketini geri sararak big bang bütün bilim camiasında kabul gördü. Çünkü big bang anını test edemezlerdi. big bang ve genişleme birbirini doğuran etmenlerdi bilim birini ispatlayınca diğeri de kabul gördü. Şimdi eğer bu mantıkla yani bilimsel tenkit yoluyla kuranı incelersek. Bu kitabın yazarı bilgilerin mutlak gerçeklik olduğunu iddia ediyorsa eğer. Aslında zariyat/47'ye bile gerek yok. Kuran enbiya/30 ayetinde gökler ve yerin bitişik olduğunu ve sonradan Allah'ın ayırdığından bahsediyor. Eğer 1400 yıl öncesinde kuranı inceleyenler 20. yüzyılın bilimsel metotlarını kurana uygulasalardı ne olurdu? Yani enbiya/30da evrenin bir noktadan ayrıldığı söyleniyor bu kesin doğrudur mantığıyla bilim metodu uygulansaydı. O ayette bahsedilen evren başlangıcını ileri sararak evrenin genişlediğini anlıyor olacaklardı. Bilim 20. yüzyılda big bangten kesin emin olsaydı teleskopa gerek kalmadan evrenin genişlediğini anlamış olacaklardı. Çünkü bu 2 bilgi her yönden birbirini doğuran kavramlardır. Enbiya 30 tek noktadan ayrılmayı söylüyorsa zaten evren genişliyordur. Zariyat/47 evrenin genişlediğini söylüyorsa zaten evren tek noktadan başlamıştır. Bilim bunu kullanıyor, metodu buna elverişli. Ancak bunu kuran üzerinde uygulamak kolay bir durum değil ama dışardan baktığımızda bu mümkün. Şimdi ayetteki gök kelimesini geçtik, ayetin 1300 yıl önce de 100 yıl önce de genişleticiyiz anlamının ve yorumunun verildiğine dair örnekleri gördük. Hatta osmanlı şeyhülislamı ebussuud efendi'nin tefsirinde de aynı anlam varmış sanırım. Ancak o tefsir bende henüz yok o yüzden teyit etmeden yazmak istemedim aslında. Tarihten günümüze bu ayete bu anlamı verenler bilim bunu bulmadan önce bunu söyleyenler ya da ayetin bağlamı ve kelimenin anlamı gereği 1. manasını vermekten ön kabuller gereği mecaz anlamlara kaçanların da olduğunu gördük. Bunlar makul şeyler değildi. Peki bunu bilim bulmadan önce neden müslümanlar bulamadı? Aslında Kuran ve bilimsel gelişmeler hakkında evrim yazıma bakabilirsiniz ama şu alıntı da bir nebze yeter aslında lütfen okuyun => (#1535930) ":))" Aslında konumuzla hiç alakası yok bunun biliyor musun? Yani çok eskiden beri olabilecek en net manayı verenler varken bunu sormamak gerek çünkü fark etmiş insanlar sadece bulamamışlar bunu olay bu. Cevap basit: Bilimsel metot. Bak güzel kardeşim sana aslında bunun hakkında kaynak da yazdım ben kitap tavsiyesi: (#1125119) İslamın altın çağı hakkında bir kitaptı o. Ya da google araştırmasıyla da bulabilirsin islamın altın çağı bilgilerini. Müslümanlar bu çağda sıfırdan başlamışlar. Müslümanlar islamın altın çağında müthiş bilim adamları çıkarmışlar. Tarhinin ilk mekanik robotunu yapmışlar. Cerrahlığın kurucusunu, kimya'nın kurucusunu çıkartmışlar bu altın çağda. Biruni gibi deli bozuk bir müslüman bilim adamı Al-i imran 192'den esinlenerek astronomi, matematik, tıp alanlarında 180 kitap yazmış. Elin gavuru endülüs'ten bize 30 kitap kaldı atomu parçaladık hepsi olsa galaksileri geziyorduk demiş bu adamlar için. Bir bilim inşaa etmişler. Ama sonra cehalet baskın gelmiş, çalışma disiplini ve kuranın telkinlerinin yerini tembellik, uyuşukluk ve kaderiyyecilik almış. Bilim adamlarına bugün bile kafir der olmuşuz. En mühimi haçlı seferleri olmuş.... Bilimsel metodu sıfırdan inşaa eden o müslümanlar biraz daha hakim kalsaydılar eğer. Emin olun 500 yıl önce evrenin genişlediğini biz bulurduk zaten. Elin gavuru evrenin genişlediğini nasıl buldu paşam? Hubble teleskobu icat edildi de buldu evrenin genişlediğini. Teleskop yetmedi, doppler etkisini kullanarak buldu genişlediğini. Bu bilimsel gelişmelerin arkasında kepler vardı. Onun arkasında galile vardı. Bu bilimsel metot işinin inşaasının arkasında kocaman bir rönesans ve reform vardı. Aydınlanma çağı vardı. Aydınlanma çağının arkasında fatihin topları ve yüzyıllarca yapılan haçlı seferleri vardı. Ve tabii ki islamın altın çağındaki bilim ve felsefe gelişmeleri vardı en temelinde. Sen sanıyor musun ki evrenin genişlediğinin bulunması bir anlık girişimle oldu. Arkasında koca 300 yıllık bir birikimle geldi o keşif. Kuran'da yazıyor mu yazıyor. Bir saattir eski tefsirlerde yazan manayı ve yorumu okutuyorum sana adamlar kuranda bunu yazmışlar. İyi de Kuran'da yazıyor olması bir şey ifade etmez ki bu noktada. Bunu ispat etmen lazım, bunu gözlemlemen lazım, bilimsel bir kültür inşaa etmen lazım. Uzun bir süreçten geçip gerekli materyaller için birikimli bir bilim kültürü oluşturman lazım. Müslümanlar sıfırdan başlayıp buna zemin hazırladılar. 500 yılda ellerinden geleni yaptılar. Ne yapsın adam bilim kurulunun önüne kuran mı fırlatsın. Bilimsel delil olarak ayet mi göstersin? Bu işin olması için kurana bakarak olmaz. Bin kere söyledik kuran bu detaylarla teleskopla, dopplerle, keplerle uğraşmaz. Ana bilgi ve ipucunu bulur ve sana şunu söyler: Aklı selim sahipleri ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler ve şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Sen bunu, boşuna yaratmadın..." (Al-i imran/192) İşte islamın altın çağı dediğimiz o bilim adamı ve filozof yetiştirilen çağın insanlarına fırsat verilseydi. Bilimsel yöntemlerini inşaa ediyorlardı. Eğer yeterli zaman verilseydi kuranın anlattıklarını test edebilecek alet edavata sahip olabileceklerdi. O zaman kuranda bu yazıyor bakalım doğru mu diyebileceklerdi. Ama tarih böyle işlemedi. Haçlı seferleri ve başka etkenler bu yöntemi batıya aktardı eloğlu da bu temelin üzerine bilimini inşaa etti. 300 yılda buldu o genişlemeyi. Neyse hacı. Bence aslında durum gayet net. 1300 yıl önce genişleticileriz ayetine gerekli manayı veremeyenlerin mazereti vardı. Dönemin bilim kabulleri gözlerini kapatıyordu. Ama o tarihte bile o kabullerden sıyrılanlar doğru manayı ve aslında çağlarıyla çok alakasız olan ama doğru olan manayı verebildiler. Burada asıl sorgulanması gereken bilim kabulleri gereği semayı biz kurduk geniş rızık sahibiyiz diye anlayanlar değil semayı biz kurduk ve onu genişleticiyiz diyenler olmalı. Bu herifler neye dayanarak bu manayı verdiler sence? Sadece ayete bağlı kalarak bu manayı vermişler. Bu ne kadar zor bir irade anlıyon mu hacı? Galieo'nun dünya dönüyor demesi gibi zor bir iş. Ama onlar sadece gördüklerini yazmışlar bütün mesele bu. Başka komplekslerini düşünmeden yazmışlar. Senin alman gereken aslında bu. Biraz da içimi dökeyim. Yurdumda ateist olmak yemin ediyorum 45 dakika. Bak hacı ben okumayan müslümana ya da okumayan yabancıya sadece üzülüyorum. Onların kuran hakkında yüzeysel bilgilerinin olmasına şahsen sadece üzülüyorum. Ama yüzeysel okuyan ve bilmişlik taslayan türkiye dinsizlerine inanılmaz derecede öfkeleniyorum. Çünkü onun yaptığı çok daha büyük bir cesaret isteyen bir adım. Saygı duyuyorum ama görüyorum ki çoğunun yaptığı özellikle 15-25 yaş arası dinsizin yaptığı cesaret, cahil cesaretinden ibaret. İlkokulda hoca biraz geç kalınca hoca gelmedi sanırdık ya hani? Sonra birisi gelip yok ben arabasını gördüm hoca gelmiş dediğinde ona kızardık mal gibi. Halbuki o çok mu meraklı hocanın gelmesinden sadece bildiğini aktarıyor. Aq ben çok mu meraklıyım sanki bir Allah'ın olmasından. Aksine günahlarım boyumu açmış tırsıyorum. Olmamasını gayet ben de isterim oğlum. Niye riske gireyim. Tamam ara ara bir tanrının olmaması da çok korkunç bir durum ama ikisi arasında ben rahatlık açısından büyük farklar göremiyorum. Ama birinde cehennem ihtimali yerine hiç olmaması daha makul bir olasılık olabilirdi benim için. Ama sırf olmasın, başı boş olayım diye de kendimi kandıramam maalesef. Bak ben çok bilgili ateistlerle de tanıştım. Hatta bir tanesi bana ben müslüman olsam karşımdaki benden daha çok şey bilse kendime yediremezdim demişti bana. Kendisi tüm tarihi mitolojileri ezberleyerek doğru bilgiye ulaşacağını zannederek hata yapıyordu ama olsun en azından bu uğurda çaba sarfediyordu. Siktir git istersen patatese tap beni zerre ilgilendirmez. Ama google'a kurandaki çelişkiler ya da mucize yalanları yazarak ateist olunmaz aslanım bu aptallığı kendine yapma. Aq ben Hem yerli hem yabancı kaynaklardan kurana karşı ne argümanlar geliştirilmiş diye neden okuyorum olum? Dinime olanca hakareti ettiği halde Turan Dursun ya da Dawkins'i niye okuyorum? Celal Şengör'ü neden sabahlara kadar dinledim ben aq? Elin hristiyan'ı islama ne diyor diye forumlarda ne diye geziyorum oğlum? Çünkü ben gerçeği arıyorum. En azından bulmak bulmaya çalışmak istiyorum. Öbür türlüsü sadece kendini kandırmaktan ibaret sana yemin ediyorum sadece kendini kandırmaktan ibaret! Ben dinden çıkma ihtimalini ciddi ciddi önüme koyarak kuran okumuştum ilk defa. Bir kaç kere de çok gidip geldim inanç konusunda. Hatta aklımda hala çözüm bulamadığım 2 ayet bile var. Benim derdim kuranı aklamak ya da haklı çıkarmak değil. Gerçeği bulmakla debeleniyorum ben. İnsana yakışan ancak budur. Haa yapmayabilirdim bunu. Oturur kuranın gayet soft ayetlerini okuyup huşu içinde namazımı kılabilirdim halbuki. Ama sabahlara kadar ateistlerin argümanlarını anlamaya ve nereye götürürse oraya gitmeye çalışıyorum ben. Ben bunu yapmak zorunda değilim belki ama sen bir ateistsen bunu yapmalısın bence. Böyle cesur bir karar alıyorsan cahil cesareti değil altını doldurmalısın muhakkak. Spagetti canavarına inanıyorsan da onu temellendirebilmelisin. Bazen 1 saat sohbet sonunda anlıyorum bunu. Bazense kurduğun 2 cümle ile bunu anlayabiliyorum artık. 45 dakikada yüzeysel bilgilerle ortalıkta geziniyorsun sana çok öfkeleniyorum. Hayatı bu kadar basite aldığın için kahroluyorum maalesef. Kendini bu kadar ucuza sattığın için, dünyaya bu kadar kıymet verdiğin için 3-5 senelik zevklere tav olduğun için acıyorum sana. Burada anlattığım ayette evrenin genişlediğinin bildirilmesi inanılmaz büyük bir mucize. Bak gerçekten muazzam bir detay ayrıca çok alakasız zamanlarda söylenmiş iki ayetin yani enbiya/30'un ve zariyat/47'nin birbirini bu şekilde tamalıyor olması mükemmel bir incelik. Kuranda daha nice ayetler var, adeta ön yargıları olan yüzeysel ateistlerin ciddiye almayıp inkar için kullanacağı ama biraz düşününce çok muazzam inceliklerin açıklandığı ayetler var kuranda. Mesela zariyat/49 buna çok güzel bir örnektir hatta. Ama siktir et isterse bu ayetler bunu anlatmıyor olsun önemli değil ki? Ben insanın ve kuran'ın dikkate değer olduğunu anlatıyorum kaç saattir. Elin adamı bu kuranın tefsiri için 8bin sayfa kitap yazmış oğlum. 1400 senedir üzerinde çalışılan bir kitaptan bahsediyoruz. Sikimtrak karikateist sayfalarıyla, 3-4 blog sitesiyle olacak iş mi oğlum bu? Ama biliyorum. Bu yazıyı okumayacak kimse. Okusa da ciddiye almayacak hatta sikim sikim yorumlar yapılacak hakkında. Son olarak bir şey daha anlatıp gidiyorum artık. Geçen yaz bir çocukla tanıştım. İslamla ilk karşılaşan müslüman öfkesi vardı onda. Bende de olmuştu zamanında. Ama bu çocuk aşırı öfkeliydi yüzüme karşı küfürler savuruyorudu bazen. Ben ses etmesem de benle kavga ediyordu kuran hakkında. Uzun uzun kuran hakkında konuştum onla. Konuşmak da değil bu bayağı kavga eder olmuştur artık. İlerlemek mümkün değil gibiydi. Sonra bununla aylarca iletişime geçmedim ben. Sonra aylar sonra facebook hesabını sırf bana mesaj atmak için tekrar açtı. Bana ne dedi biliyor musun? Tekrar dine döndüm acaba önceki günahlarım affedilir mi dedi. Şoke oldum. Görüştüğüm onlarca ateist vardı bu çocuğu ilk 5'e bile yazmazken biraz sükunetle dine dönmüş inanılmaz mutlu olmuştum. O yüzden bazılarına ne anlatırsan anlat ters tepecektir. Hatta savunma mekanizması devreye girecek daha da kapatacaktır kendini. Tıpkı Allah'ın dediği gibi. O nedenle biraz sakinleşip düşünmen gerek. Nasıl ki ben tez anti tez olarak karşılıklı soru cevap şeklinde yol alıyorsam ya da buna çabalıyorsam sen de farklı kaynaklardan "objektifçe" analiz yapman gerekir. Bu işi ciddiye alıp emek verdikten sonra istersen patatese tap helal olsun derim ben 3-5 ayet 3-5 site ile kendini kandırıyorsun. Sormalısın kendine bu kitabı uyduran ne diye uydurmuştur? 23 senede eline ne geçirebilmiştir? Sadece biraz kendinle baş başa kalıp bunu içselleştirmek zorundasın. Ve tekrardan hatırlatmalıyım: Bir tanrının olması da olmaması da gerçekten korkunç ihtimaller. Ya da bir hak dinin olması da olmaması da gerçekten korkunç ihtimaller. Hangisinin daha ürkütücü olduğu da mühim değil; aslolan hangi ihtimalin daha olası olduğudur. 7 - Rabbin için sabret. 8 - O sûra üflendiği zaman, 9 - İşte o gün pek zorlu bir gündür. 10 - Kâfirler için hiç kolay değildir. 11 - Tek olarak yarattığım o kimseyi bana bırak. 12 - Hem ona bol servet verdim. 13 - Hem göz önünde oğullar verdim. 14 - Hem ona büyük imkânlar sağladım. 15 - Sonra da şiddetle arzu eder ki daha da artırayım. 16 - Hayır, çünkü o bizim âyetlerimize karşı bir inatçı kesildi. 17 - Ben onu dimdik bir yokuşa sardıracağım. 18 - Çünkü o bir düşündü, ölçtü, biçti. 19 - Kahrolası nasıl da ölçtü, biçti. 20 - Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti. 21 - Sonra baktı. 22 - Sonra kaşını çattı, surat astı. 23 - Sonra arkasını döndü ve büyüklük tasladı. 24 - "Bu, dedi, başka değil öğretilegelen bir sihirdir." 25 - "Bu, sadece bir insan sözüdür." (müddesir suresi) Not: Entryi 12'de paylaşacaktım paylaşmaktan vazgeçip üzerine eklemeler düzenlemeler yaptım. Baya baya uzun oldu haliyle. Edit: Temize çekme, düzenleme editi.
      3okumadım, affet - bluehamster 08.03.2017 00:52:26 |#3212274
      2senin ben aq ne güzel uyucaktım. okumadan uyuyamam bunu şimdi - teyip 08.03.2017 00:55:46 |#3212366
      1okursam ağma olurum diye korktum kardeşim kusra bakma - kelberber 08.03.2017 01:03:59 |#3212579
      butun yorumlari goster (9)
    2. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      şunu bi favlayayım sakin kafayla okicam ilgimi çekti çünkü merak ettiğim bir konudur fikrini bi okumak isterim
      0cevap niteliği taşıyan entryler format dışıdır sayın yazar. tanımlamanız veya bilgi vermeniz gereken şey başlıkta kastedilen şeydir. üstteki entry veya entryler değil. - gazipasa 08.03.2017 01:07:57 |#3212527
      0öncelikle şunu bilmelisinki burdaki hiç bi yazar sözlük formatını birbir uygulamamıştır ayrıca cevap diye girdiğim enty, cevap diye yazığım başlık altındaki entry i okuduktan sonra kendi görüşlerime göre editlenecek cinstendir saygılar - erik seven hatun 08.03.2017 01:32:56 |#3212910
      0ben formatı bir bir / birebir uyguladığımı düşünüyorum. edit gelmediğine göre entry hala hatalıdır. saygılar. - gazipasa 16.03.2017 01:02:25 |#2415148
      butun yorumlari goster (4)
    3. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      (#1553398) siz bunu okuyun ben geleceğim sonra. (bkz: Sözlükteki en uzun entry)